CBD hakkında en önemli 6 efsane

İnsanların büyük çoğunluğu CBD’yi marihuana ile karıştırmakta ve CBD yağı tüketerek psikoaktif etkiler yaşayacaklarını düşünmektedir.

Kenevir bitkisinin türleri arasında ayrım yaparak bu efsaneyi çürütüyoruz: Cannabis Sativa, Cannabis Indica ve Cannabis Rudelis.

Cannabis Sativa’nın Kenevir bitkisi ve Marijuana bitkisi olmak üzere iki türü vardır.

İkisi arasındaki temel fark, içeriklerindeki farklı CBD ve THC seviyeleridir.

Kenevir bitkisi yüksek miktarda CBD ve sadece eser miktarda THC içerirken, marihuana bitkisi yüksek miktarda THC ve sadece eser miktarda CBD içermektedir.

Sonuç olarak, kullanıcıların psikotropik hisler aradığı eğlence bağlamlarında marihuanadan bahsediyoruz, kenevir ise tam zıt kutupta yer alıyor ve vücut üzerindeki tedavi edici özellikleri için araştırılıyor.

Uzmanlar arasında CBD’nin ilaç endüstrisine girmesi konusunda bir isteksizlik olsa da, artık CBD’nin önemli sayıda hastalık, durum ve rahatsızlık için etkinliğini gösteren çalışmalar vardir.

Epilepsi ve şizofreni gibi kronik rahatsızlıklardan akne gibi hafif rahatsızlıklara kadar CBD, geleneksel tedavilere eşlik etmek ve hatta bunların yerini almak için önemli bir bileşen olabilmektedir.
Ayrıca, 2018 yılında Amerika Birleşik Devletleri, iki ciddi epilepsi türü olan Lennox-Gastaut sendromu ve Dravet sendromunu tedavi etmek için kullanılan ilk CBD bazlı ilaç olan Epidiolex’i onayladı.
Çeşitli koşullarla ilgili CBD denemeleri hakkında daha fazla bilgi için BURAYA tıklayın.

Kannabidiol (CBD) Avrupa Birliği’nde tamamen yasaldır ve herhangi bir kontrollü, narkotik veya tehlikeli madde listesinde yer almamaktadır. Ayrıca, CBD içeren gıdaların, yağların veya kozmetiklerin vücuda zararlı olduğunu gösteren hiçbir çalışma yoktur.

Aksine, Dünya Sağlık Örgütü bu maddeye olumlu bakmaktadır ve Avrupa’da giderek artan sayıda ülke CBD ürünlerinin pazarlanması ve tüketimi için yasal çerçeveyi düzenlemektedir.

Daha sonra her ülke, kenevir bitkisinin psikoaktif etkisinden sorumlu kannabinoid olan tetrahidronakannabinol (THC) seviyesi konusunda bir tutum benimsemiştir. Bu alanda mevzuat kabul etmiş olan ülkelerin büyük çoğunluğu nihai üründe maksimum %0,3 THC içeriği belirlemiştir.

Her bireyin vücudu kendine özgü bir şekilde farklıdır ve istenen sonuçları elde etmek için bir CBD ürününü uygularken, kilo, tolerans seviyesi ve benzer ürünlerle geçmiş gibi çeşitli faktörleri dikkate almak önemlidir.

Her bireyin metabolizmasına ve vücuttaki emilim oranına bağlı olarak, CBD ürünleriyle yaşanan deneyim farklılık gösterecektir. Elbette ürünün etkinliğini etkileyebilecek diyet, stres ve yorgunluk gibi vücudun dışında başka faktörler de vardır.

CBD’nin tıbbi pazara getirdiği yenilik göz önüne alındığında, göz damlası, aerosol veya burun damlası gibi üzerinde yeterince çalışılmış ve test edilmiş ürünler bulunmamaktadır.

Bu nedenle CBD yağları, jöleler, kapsüller, bantlar veya kişisel bakım ürünleri gibi test edilmiş bir uygulama yönteminin seçilmesi önerilir.

CBD yağı seçerken nelere dikkat etmeli?

Uygulama yöntemini seçtikten sonra, piyasadaki en iyi ürünü belirleme kriterlerini göz önünde bulundurmak önemlidir:

CBD ve marihuana arasındaki karışıklık nedeniyle, bu kannabinoidin bağımlılık yaptığına dair bir efsane vardır.
Elbette bu yanlıştır ve büyük miktarlarda düzenli tüketimde bağımlılık yapan tek kannabinoid THC’dir.

Ayrıca, CBD’nin alkol, tütün ve narkotik bağımlıları için etkinliğini gösteren çalışmalar vardır.
Dünya Sağlık Örgütü de CBD’nin bağımlılık yapmadığı ve insan vücuduna zararlı olmadığı sonucuna varmıştır.